Merhabalar, bir önceki yazımda nootropik maddeleri kategorize etmiş ve bu kategorilere detaylı bir şekilde göz atmaya başlamıştık.. Bu sefer, Soğuk Savaş döneminde Sovyetlerin ürettiği, günümüzde hala daha doğu Avrupa ve Rusya’da eczanelerden temin edilebilen zihin geliştiricilere ve devamındaki peptit bazlı nootropiklere göz atmakla kalmayıp, aynı zamanda esansiyel olmayan / olan (non-essential / essential), nootropik değeri olan aminoasitleri inceleyeceğiz. Bu yazıyı daha iyi anlamak için önceki yazılarımıza göz atmanızı şiddetle tavsiye ederim.
Terimlere yabancılık çekmeminiz adına, bu yazıyı okuyabilirsiniz.
Esansiyel olmayan derken?
Yani bir insan yaşamını sürdürmesi için gerekli olmayan amino asitlerden bahsediyorum. Fakat bu aminoasitler, gerek kapsül, tablet ya da toz ; gerekse besinlerden alınabilirler.
Peptitler
Rasetamların geliştirilmesi ve nootropik olarak kullanımın yaygınlaşması 2000’li yıllara denk geliyor. Fakat tıp camiasının bu moleküllerden elbette ortalama bir insandan, alana hakimiyeti olmayan kimselerden daha önce haberi olduğunu da unutmamak gerek. Uzay yarışı , zihin kontrol deneyleri , spor , sanat ve bilim alanları ve akla gelebilecek neredeyse her alanda ABD ile rekabet ettiği dönemde SSCB’nin çeşitli nedenlerden ötürü sentezlendiği ve günümüzde analoglarının nootropik camiasında büyük yankı uyandırdığı peptid kimyasal zincirine sahip nootropiklerden bahsetmek istiyorum sizlere. Aslında Sovyetler Birliğinde sentezlenmiş ürünler değiller, fakat Sovyetlerin entelektüel birikimi ve o dönem kullanılan maddelerin esas alınıp geliştirilmek istenmesiyle ortaya çıkmış olduklarını söylemek yanlış olmaz. Bunlardan ilki ve en bilineni:
Noopept
Nöropeptit, GSV-111 (DVD-111) , Omberasetam gibi çeşitli isimlerle anılan Noopept, ilk defa 1996 senesinde zihinsel hastalıkların tedavisi için piyasaya sürülmüştür. Sovyet kozmonotlarının çokça kullandığı Pirasetam, Anirasetam , Fenilpirasetam gibi moleküllerin bilişsel kabiliyetlere etkisi üzerinden ilham alınarak, bu moleküllerin fonksiyonlarını daha iyi hale getirmek amacıyla üretilmiştir. Etki mekanizması olarak biraz daha güçlü olmak suretiyle; rasetam ailesine benzer etkiler gösteren noopept, yapısal olarak rasetamlardan farklıdır. ABD ve Rusya’ da 2119496 olarak patentlenen Noopept, nöro koruyucu etkilerinin yanı sıra, nörojenez (neurogenesis) mekanizmasının temel aktörlerinden olan NGF ve BDNF proteinlerinin sentezini arttırması sebebiyle epey ilgi toplamıştır.
** Nörojenez sinir kök hücrelerinden, sinir sistemi hücrelerinin yani nöronların üretilme sürecidir. Süngerler ve placozoalar haricinde tüm hayvan türlerinde görülür. (Vikipedia) .
Nöroplastisetiye de katkıda bulunduğu hatta yetişkenlerde nöroplastisiteyi arttırabildiği, Noopept’in Alzheimer hastalığının tedavisinde kullanılması ile alakalı çalışmalarda ortaya konulmuştur.
Nöroplastisite ile alakalı uzunca bir yazım olacak, şimdilik 5 yaşındaki çocukların sizden daha kısa sürede motor becerileri geliştirmesini ve hemen hemen aklınıza gelebilecek her şeyi sizden daha kolay öğrenmesini sağlayan unsur olduğunu bilmeniz yeterli.
Bahsedilen mekanizmaların haricinde, noopept NMDA reseptör aktivitesi üzerinde’de etkili olması NMDA reseptör antagonistleri ile Noopept’in etkilerinin baskılanabildiği bir çalışma 3 sonucunda, muhtemel etki mekanizmalarından biri olduğu düşünülmektedir. Hayvanlarda yapılan çalışmalarda ise hem AMPA hem de NMDA reseptörlerinde etkili olduğu gözlenmiştir.
Semaks (Semax)
Daha çok Rusya ve Ukraynada bilişsel faaliyetlerin iyileştirilmesi amacıyla kullanılan Semaks, tıpkı Noopept gibi BDNF seviyelerini alındıktan sonra hızlı bir şekilde arttıran peptid bazlı bir nootropiktir. Genel etkileri hippokampuste olan Semax, serotoninerjik ve dopaminerjik sistemi aktifleştirir. Etki mekanizması tam bilinmeyen Semax’ın son bulgularla birlikte melatonin reseptörlerine de etki edebildiği gözlenmiştir.
Selank
Anksiyolotik bir peptit olan Selank ilk kez Rusya’da sentezlenmiştir. Tıpkı Semaks gibi fare beyninde BNDF düzeylerinde artışa sebep olduğu gözlenen Selank’ın monoamin nörotransmiter (dopamin, nöradrenalin ,serotonin) seviyelerini arttırdığı düşünülmektedir. Endorfinin yakın akrabası olan enkafalin’in yıkımından sorumlu olan enzimleri engellemesi de Selank’ın anksiyeteyi önleyici / tedavi edici etkilerinin sebepleri arasında gösterilmektedir.
Amino Asitler
Genellikle sporcular tarafından kullanımı popüler olduğu için fitness ile ilişkilendirilmiş olsa da , aslında amino asitlerin bazıları hatta bir çoğu bilişsel faaliyetlerinizi önemli ölçüde geliştirebilirler. Nootropik değeri olan amino asitler arasında şunlar bulunmaktadır:
L-Tirozin
Hücre protein sentezinde kullanılan ve esansiyel olmayan bu aminoasit, aynı zamanda bir nörotransmiter olan dopamin’in öncül maddesidir. Yani vücudunuzun optimum seviyede dopamin üretebilmesi için gereklidir. Tirozin hidroksilaz enzimi tarafından L-Dopa’ya dönüştürülür. Bahsini ettiğim dönüşüm şu şekilde gerçekleşmektedir
L-Fenilalanin -> L-Tirozin -> L-Dopa -> Dopamin -> Nöradrenalin
Bu demek değildir ki, ne kadar çok tirozin kullanırsam o kadar fazla dopamin salgılarım. Hayır! Tirozin doğrudan öncül değildir. Yani eğer vücudunuzun ihtiyacından fazlasını alırsanız, atılacağından emin olabilirsiniz. Tirozinin psikoaktif etkileri sınırlı olsa da günümüzde dengesiz ya da yetersiz beslenmeden ötürü bu yazıda bahsedeceğim çoğu amino asitten zaten yeteri miktarda alınamamaktadır. Tirozin aynı zamanda tiroid fonskiyonlarını da düzenlemekte / üzerinde oynamalar yapmaktadır. Bu yüzden kullanımı sırasında, bu tarz bir probleminiz mevcutsa dikkatli olmanızı tavsiye ederim. Tirozin aynı zamanda endorfinlerin kuzeni olan enkafalinlerin de yapıtaşıdır. Kullanımı genel olarak ruh halinizi olumlu etkileyebilir.
L-Teanin (Theanine)
1949’da yeşil çay yapraklarında keşfedilmiş, esansiyel olmayan bir aminoasittir. Yeşil çayın özellikle Budist rahipler başta olmak üzere mindfulness pratikleriyle uğraşanlar tarafından sıkça tüketildiğini ve Asya’nın birçok yerinde sinirleri yatıştırmak, zihinsel direnci ve odaklanmayı arttırmak için kullanıldığını da göz önüne alırsak; teanin hakkında az çok genel bir bilgiye sahip olmuş oluyoruz.
L-teanin , AMPA reseptöründe antagonist etki gösterirken daha düşük güçte olmasına karşın NMDA reseptörlerinde agonist etki gösterir. Fakat, l-theaninin bilişsel kabiliyetleri geliştirmesi sadece bu etkisiyle değil aynı zamanda GABA, Dopamin , Nöradrenalin ve Serotonin seviyelerini arttırması ile alakaladır. Teanin, aynı zamanda alfa beyin dalgalarını da arttırır. Aynı zamanda glutamin ve glutamat’ın geri alım inhibitörü olarak faaliyet gösterir.
Mihaly Csikszentmihalyi’nin bahsettiği Flow (Akış) durumunda teaninin arttırdığı nörotransmiterlerin artmasının yanı sıra alfa beyin dalgalarımızın arttığı da bilinmektedir. Flow, Türkçe adıyla akış, şu şekilde düşünebilir; çok iyi yaptığınız bir işi neredeyse efor sarf etmeden yaptığınız, zamanın kavramınızın yok olduğu bir durumu / anınızı hayal edin. İşte akış tam olarak o anki bilinç durumunuza verilen isimdir.
Elbette teaninin sizi bu duruma getireceğini vadetmiyorum. Kişisel olarak ta zaman zaman kullandığım bir aminoasit olan teaninin, bilişsel etkilerini sıralamak gerekirse:
- Odaklanma süresinde artış
- Kısa süreli hafızada iyileşme
- Anksiyetenin baskılanması (bu etkisi daha çok sivri kenarların törpülenmesi gibi, bir benzodiazepin kadar etkili değil bu konuda)
- Mindfulness (farkındalık) halleri (Teanin, ilginç bir şekilde ana odaklanmanızı sağlamaktadır. Bu etki sürekli olmasa da etkili olduğu süre içinde çok düzenli bir şekilde tekrar etmektedir.)
- Kan basıncının düzenlenmesi
Normalde yazılarımda dozaj bilgisi vermiyorum. Fakat teanin her ne kadar LD50 (üzerinde test edilen deneklerin yüzde ellisini öldüren dozaj) değeri olarak 5 g / kg oranına (kg başına 5 gr teanin) olsa da. Özellikle 1-1.5 g ve üzeri dozlarda baş ağrısı ve vertigo (dengede durma problemi) yaptığı anekdotlar arasındadır. Aynı dozlarda mide bulanması ve nootropik etkilerine zıt olarak odaklanma problemleri gibi olumsuz etkiler de yaşatabilmektedir. Kişisel tecrübelerime dayanarak, fazla miktarda teaninin uyuşukluğa neden olduğunu söyleyebilirim.
Ek olarak teaninin opioid bağımlılığından sonra bırakma sürecindeki çekilme semptomlarına da pozitif etkisi olduğu da söylenmektedir. (Bununla alakalı bilimsel bir çalışma yok).
Asetil L-Karnitin (ALCAR)
Asetil L-Karnitin, kısaca ALCAR sporcuların enerji ve yağ yakımı için kullandığı l-karnitin takviyesinin üzerinde küçük bir oynama ile elde edilen, biyoaktifliği ve emilimi daha yüksek halidir. Yine sporcular tarafından tercih edilen bir takviye olsa da, ALCAR aynı zamanda bir nootropik bileşendir. Başlıca etkileri arasında:
- Dopamin reseptörlerinin kaybolmasını önlemek ve fonksiyonelliğini korumak
- Kısa ve uzun süreli hafızayı iyileştirmek
- El göz koordinasyonunu iyileştirmek
- NDMA reseptörlerini onarmak ve fonksiyonlarını düzenlemek
- (Muhtemel) NGF aktivitesini arttırmak
- Uzamsal belleği güçlendirmek (bir odadaki eşyaların nerede olduğunu hatırlamak gibi)
- Stratial korteksteki asetilkolin reseptörlerindeki aktivitesinden dolayı kandaki plazma testosteron seviyesini arttırmak
Daha pek çok bilişsel faaliyetleri pozitif etkileyen yanı mevcut. Yukarıda bahsettiğim etkilerin tamamını görmeyebilirsiniz, daha önce kullandığım bir nootropik , kişisel tecrübeme dayanarak zihinsel enerjinizi arttırdığını ve odaklanma kabiliyetinize fazla olmasa da hatrı sayılır düzeyde etki ettiğini rahatlıkla söyleyebilirim. Çok yönlü bir nootropik olarak kullanımını düşünebilirsiniz kesinlikle.
Kullanımı esnasında metabolizma üzerine olan etkilerinden dolayı beslenmenize çok dikkat etmeniz gerekmektedir. Kullananlarda agresiflik, ajitasyon gibi yan etkiler gösterebilmektedir. Bu tarz etkileri görmeniz durumunda, beraberinde l-teanin kullanmanız faydalı olabilir. Tiroid problemleriniz varsa kullanmanızı tavsiye etmiyorum.
Kapanış / Faydalı Notlar
Peptitlerin çoğunu Türkiye’de bulmanız mümkün değil. Yurtdışından getir(t)ecek ve ya herhangi bir şekilde erişim sağladıktan sonra kullanacaksanız ve nootropiklere yeni başlamışsanız semaks ve selank gibi deneysel ürünleri kullanmanızı kesinlikle tavsiye etmiyorum. Noopept ise yeni başlayanlar için 10-30 mg arasında idealdir, fazlasını yine tavsiye etmiyorum. Ancak benim önerim belirli bir süre farklı nootropiklerle tecrübelendikten sonra bu tarz daha güçlü moleküllere yönelmeniz. Amino asitler çoğunlukla güvenli olsa da devam eden bir tedaviniz varsa kullanımınızda bir engel olup olmadığını doktorunuza danışınız.
Kaynaklar
De Falco, F. A., et al. Effect of the chronic treatment with L-acetylcarnitine in Down’s syndrome. Clin Ther. 144:123-127, 1994.
Bowman, B. Acetyl-carnitine and Alzheimer’s disease. Nutr Rev. 50:142-144, 1992.
Bruno, G., et al. Acetyl-L-carnitine in Alzheimer disease: a short-term study on CSF neurotransmitters and neuropeptides. Alzheimer Dis Assoc Disord (USA). 9(3):128-131, 1995.
Calvani, M., et al. Action of acetyl-L-carnitine in neurodegeneration and Alzheimer’s disease. Annals of the New York Academy of Sciences (USA). 663:483-486, 1993.
Carta, A., et al. Acetyl-L-carnitine: a drug able to slow the progress of Alzheimer’s Disease? Annals of the New York Academy of Sciences (USA. 640:228-232, 1991.
Guarnaschelli, C., et al. Pathological brain ageing: evaluation of the efficacy of a pharmacological aid. Drugs under Experimental and Clinical Research. 14(11):715-718, 1988.
Passeri, M., et al. Acetyl-L-carnitine in the treatment of mildly demented elderly patients. International Journal of Clinical Pharmacology Research. 10(1-2):75-79, 1990.
Pettegrew, J. W., et al. Clinical and neurochemical effects of acetyl-L-carnitine in Alzheimer’s disease. Neurobiol Aging. 16:1-4, 1995.
Güzel yazı hocam, Nöroplastisite yazısı en kısa sürede gelsin lütfen :)
Teşekkür ederim. Nöroplastisite yazısı kısa süre içinde gelemez maalesef bu seri bitmeden en azından. O nörojenezi anlattığım yazımda olacak, henüz yapım aşamasındalar :).