Nöroplastisite: Yeniden Kablolanmak ve Zihinsel Gelişimin Metası Üzerine (I.Kısım)

Neuroplasticity_drspar.png-1080×675

Merhabalar, öncelikle uzun bir aradan sonra yeniden yazmaya başlamanın yaşattığı güzel duygulardan bahsetmek tıpkı aranın kendisi gibi epey uzun olacağından, bu yazıyıbunu ve diğer yazılarımızı okumanızı tavsiye ederek başlamak istiyorum. Elbette, şimdi kaleme aldığım yazı dizisinde arama motorlarında geçirilecek kısa bir sürenin sonunda hakkında bilgi sahibi olabileceğiniz kavramlar ve kelimeler olacak. Fakat, bu kavramlar hakkında daha detaylı bilgi sahibi olmak ve yazıyı özümseme de yardımcı bir unsur olması açısından bahsettiğim yazıları okumanızda fayda var.

Asyalı Küçük Çocukların Gizli Sırrı

neuroplas

  Yanlış anlaşılmalara mahal verebilecek bir alt başlık olduğu için derhal anlamı genişletelim; internette piyano çalan Asyalı küçük yaştaki çocukları görmüşsünüzdür. Bu çocukların bu denli iyi bir şekilde piyano çalabilmesi ya da başka herhangi bir enstrümanda küçük yaşlarına rağmen uzmanlaşabilmesi çoğu insan tarafından mensubu oldukları ülkenin eğitim sistemine ya da sosyokültürel yapısına bağlanır. Fakat olayın özü şu dur ki, dünya üzerindeki bütün küçük çocuklar, Asyalı akranlarının sahip olduğu özel bir güce sahiptir ve yapabildiklerini yapabilmeye naildir. O yüzden bilişsel/motor bir beceriyi “bunu bir çocuk bile yapabiliyor” diye küçümsemeden önce önce bir kez daha düşünmenizde fayda var.

Bu  gücün adı nöroplastisitedir.

  Süper güç/ Özel güç ifadesi biraz abartılı gelse de biz yetişkinlere nazaran, çocukların öğrenme ve yeni motor kabiliyetler geliştirme hızı arasındaki fark neredeyse bir süper kahraman ile ortalama bir insan arasındaki güç farkı gibidir. Nöroplastisitenin ne olduğundan uzunca bahsedeceğim, fakat kabaca şöyle özetlenebilir; beynimiz, maruz kaldığı her yeni durumla birlikte tıpkı bir devreyi andıran ve küçük kablolardan oluşan yapısının, durumdan edindiği tecrübeler / uyarı ile kendi kendini değiştirebilme kabiliyetine verilen isim.

Çoktan tahmin etmişsinizdir, sadece piyano çalmak gibi bir motor kabiliyet ile sınırlı kalmayıp, yaşam boyu edineceğiniz tüm tecrübeler, her bir saniyesi, beyninizin içindeki kablolamayı düzenliyor. Elbette, bu kablolamanın dinamizmi bedeniniz toprağa karışana değin aynı oranda seyretmiyor. Yıllar geçtikçe, nöroplastise düzeyinizde azalmalar meydana gelir. Buna bağlı olarak, patolojik rahatsızlıklar baş gösterebileceği gibi, bilişsel kabiliyetleriniz sekteye uğrar. Hatta son zamanlarda elde edilen bulguların ışığında, depresyon gibi önemli rahatsızlıkların da bu kavrama atfedilebileceğine işaret etmektedir.

Tam Olarak Nedir Bu Nöroplastisite?

Kısaca anlatımı bitirip, konuyu biraz daha detaylandırmak istiyorum. Beyinizin esnekliği (plastisiteyi yazının geri kalanında bu şekilde adlandırmak niyetindeyim), beynin her bölgesinde aynı oranda ve aynı şekilde var olan bir kavram değildir. Yapısal ve fonksiyonel olarak ikiye ayırabileceğimiz esnekliğin bu iki farklı türüne daha sonra bakış atacağız. Nöroplastisite, oranı arttırabilen ve ne olduğunu bilip, nasıl kullanılacağı öğrenildiğinde güzel bir alete dönüşebilen bir unsur. Muhtemel kafa karışıklıklarını önlemek adına, beyninizdeki değişimlerin “tecrübeler” ile meydana gelebildiğinde bahsettim. Yeni dış uyarılar demedim, zira bu konu o kadar derin ki, yeni tecrübeleriniz doğrultusunda geçmiş anılarınıza dair kazandığınız yeni bir perspektif/ eski perspektifinizin değişmesi bile beyninizin kablolama şeklinde farklılıklar meydana getirebiliyor.

Aslında bunu her an yapıyoruz, tıpkı eskiye ait mitlerde, başını beladan ya da başka bir sıkıntıdan kurtarmak adına dönüşüm geçiren kahramanlar gibi. Yeni öğrenilen her bilgi/tecrübe çok küçük boyutlarda da olsa beynimizde yapısal değişikliklere sebep oluyor.

Nörotropik Faktörler ve Nöroplastisite

Nöronların gelişiminde ve korunmasında rol oynayan peptit ya da küçük protein yapılarının her birine nörotrofik faktör adı verilir. Bunlardan en bilineni BNDF (brain-derived neurotrophic factor) olup, kendisini NGF, Nörotrofin-3 ve 4 takip eder. Şimdilik bu ikisini kısaca bilmenizde fayda var, yazıların devamında, öncüllerinde olduğu gibi yer yer gerekli bilgileri sizlere vereceğim.

BNDF: BNDF genellikle görme fonksiyonları, ruh hali, hafıza ve yeni öğrenilen bilgilerin oluşturduğu yapısal ve fonksiyonel değişikliklerde önemli rol oynamaktadır.  Araştırmalar 1 BDNF düzeylerinin depresyon ile doğrudan ilişkili olabileceğini ortaya koymuştur.

NGF: Nöron büyüme faktörü (mot-a-mot), ya da kısaca NGF beyindeki nöronların korunması, gelişmesi ve uğradığı bir takım yapısal değişikliklerde önemli rol oynayan bir peptittir.

Daha önceki yazılarımdan noopept ile alakalı kısmı okuduysanız, bu kavramlardan bahsetmiştim, ancak ilk defa bu yazıyı okuyanlar için kabaca tekrar üstünden geçmenin faydalı olacağına inanıyorum. Teknik detaylara girdiğim bir yazı olmayacak, zira bu yazı dizisini farmakoloji derslerinin verildiği bir tıp fakültesi amfisine çevirmek niyetinde değilim. Gerektiği taktirde sorularınızı yorum olarak iletebilirsiniz.

Geliştirmek İçin Ne Yapmalı? Ne kullanılmalı?

Öncelikle şunu söylemek gerekir, nöroplastisite ile doğrudan bağlantılı faktörleri noopept ve türevi “peptit nootropikler” dışında kayda değer bir değişikliğe uğratan bir takviye / nootropik yok, daha doğrusu bu mekanizmalar üzerinde doğrudan etki eden, erişilebilir bir kimyasal mevcut değil. Peki nöroplastisite kavramından nasıl faydalanabilirz? İşte bu noktada işler farklılaşacak çünkü bu yazı dizisinde takviyelerden / kimyasallardan çok az bahsedeceğim. Üzerinde düşünmenizi istediğim ve sizlere aktaracağım bilgiler büyük oranda davranışçı terapiler / yaklaşımlar, uyku ve egzersiz ile alakalı olacak. Nöroplastisite bilinçli bir çabayla arttırıp azaltabileceğiniz bir parametre değil, ancak sürecin farkında olup, süreci etkileyen pozitif ve negatif faktörlerden haberdar olmak ve süreci tetikleyebilecek yöntemleri bilmek işinize yarayabilir. Vakit kaybetmeden bunlara göz atmaya başlayalım.

Maruz Kalmak

 

“Yeni bir adım atmak, yeni bir kelime söylemek insanların en çok korktuğu şeydir.” – Dostoyevski

 

Aynı zamanda davranışçı terapinin mihenk taşı kabul edilebilecek tekniklerden biri olan maruz kalma, belki de sonraları listeleyeceğim diğer tekniklerin ya da tavsiyelerin hepsinden daha etkili, uygulaması daha zor ve daha sancılı bir yöntem. Tam olarak hayatınıza bu başlık altında bahsedeceğim düşünce yapısını, çerçeveyi entegre etmeniz gerçekten kolay olmayacaktır. Özellikle, sizi kısıtlayan inanışlar, şemalar ve bir takım diğer unsurlar yeterince baskınsa. Maruz kalma terapisi kabaca şu şekilde işliyor:

  1. Hamamböceğinden korkan bir insan farz edelim, ilk etapta kendisine hamamböceği fotoğrafları gösterilir
  2. Bir sonraki aşamada kişi bir kavanozun / fanusun içinde kapalı hamamböceğiyle başbaşa bırakılır
  3. Kişiye fanusun içine elini sokması ve mümkün olduğunca süre boyunca çekmemesi söylenir (ısırığa karşı önlemler alınarak tabi ki)
  4. Böcek izole edildiği alandan çıkarılır ve kişi ile odada baş başa bırakılır

Elbette bu etapları okurken aklınızdan geçen düşünceleri okuyabiliyorum, “yahu bu yüzlerce yıllık, korkularının üzerine git, yaklaşımı değil mi?” Evet bir açıdan haklısınız ancak korkuların üzerine git kavramı ne yazık ki çok yanlış uygulanıyor. Nasıl ki soğuk bir denize aniden daldığınız taktirde vücudunuz şoka uğrarsa, beyniniz de çok ani bir şekilde gelişen maruz kalmalara aynı tepkiyi verir. Önemli olan, maruz kalınmak istenen olgunun küçük parçalara bölünerek fethedilmesidir. Hamamböceği farazi örneği aslında nöroplastisitenin belki de mikro düzeylerdeki en güzel örneklerinden biri zannımca.

Bilinci soyut olarak düşünmeye meyiliz, aslında ruhani ve felsefi açıdan ele alırsak elbette düşünceler, fikirler ve bilinç soyuttur. Ancak aslında düşünce/fikir/kişilik dediğimiz soyut gibi duran kavramları, binlerce yıllık düşünsel mirası omuzlarında taşıyan, kafatasınızın içindeki sıvıda yüzen küçük bir organın fonksiyonlarından birini icra etmesi olarak ele alırsak, pekâlâ somut olduklarını ya da olabildiklerini görürüz. Bu ne demek? Üzerinde değişiklik yapabilmeye belli ölçülerde kadiriz demek…

Kapanış / Faydalı Notlar:

Yazıyı olması gerekenden erken noktalıyorum. Bu yazı yüzeysel bir giriş yazısıdır. Ardından gelecek yazılar daha kapsamlı olacaktır. Nöroplastisite çok geniş ve neredeyse üzerinde her sene yeni çalışmalar yapılan, güncellenen bir literatüre sahip, derlemek ve sizlere keyifli bir okuma deneyimi yaşatmak en büyük önceliğim. Gösterdiğiniz ilgiden dolayı teşekkür eder, esenlikler dilerim. Kısa süre içinde gelecek yazılar için takipte kalın.

 

Kaynaklar:

  • Wei Liu, Tongtong Ge, Yashu Leng, Zhenxiang Pan, Jie Fan, Wei Yang, Ranji Cui, “The Role of Neural Plasticity in Depression: From Hippocampus to Prefrontal Cortex”, Neural Plasticity,  2017, Article ID 6871089, 11 pages, 2017. https://doi.org/10.1155/2017/6871089

 

Burak avatarı
Nootropik gurusu, kendi deneyimlerimi bilimsel gerçekliklerle birleştirip aktarmayı severim. Oturduğum yerden davranışsal ve evrimsel psikloji konularında da ahkam kesiyorum. Takipte kalın.